“Aaaaah. Heeey. Kimse yok mu?”
160Please respect copyright.PENANAHGbJddfirk
Konuşurken boğazı acımıştı. Boğazı kupkuruydu.
Neredeydi, ne kadar zaman geçmişti Hiçbir şey anlamıyordu, bu olanları beyninde mantıklı bir yere yerleştiremiyordu.
160Please respect copyright.PENANAuwlXZ3k5gr
Bir süre sonra daha da kendine gelince doğrulmak istedi ancak o da nesiydi? Elleri ve ayakları da yatağa bağlıydı!
160Please respect copyright.PENANABrb2Xjax8o
“Heeey. Ulan kimse yok mu, neresi lan burası?”
“Allah’ım nereye düştüm ben? Ben ne yaptım da bunlar başıma geldi?
160Please respect copyright.PENANAPvgh8hy3rd
Metin bulunduğu durumun halen gerçek mi rüya mı olduğuna kanaat getirememişti. Böyle bir durumda olmasının hiçbir şekilde mantıklı açıklaması kendine yapamıyordu. Daha da ötesi böyle bir duruma düşecek herhangi bir konumda da değildi. Kendince en son hatırladıklarını düşünmeye çalışarak neler olduğunu kavramaya çalışıyor, bir yandan da sürekli el ve ayaklarındaki prangaları çekiştirerek kurtulmaya çalışıyordu.
160Please respect copyright.PENANAXO6Dm9GDoI
“Sabah kalktım. Evden çıkıp metrobüse yürüdüm. Değil mi ? Evet yürüdüm, bunu hatırlıyorum. Daha sonra uykusuzluktan gözlerim kapanır gibi oldu. Evet, gece uykumu tam alamadım. Sonra metrobüs geldi. Ama bir saniye, boş metrobüs geldi ve içinde kimse yoktu. Evet, evet. Tabi ya. Ulan ne büyük bir oyunun içine düştüm ben, ne biçim insanlar bunlar böyle, metrobüsle adam kaçırıyorlar?”
“Nasıl bi teşkilatsınız lan siz?” diye avazı çıktığı kadar bağırıp öksürük krizine tutuldu Metin ve daha sonrasında bir süre enerjisini ve asında daha çok da kafasını toplamak için hareketsiz durdu.
160Please respect copyright.PENANAxcadkVw3gy
Birkaç dakika geçmişti ki sağ tarafından bir şıkırtı sesi işitti. Kafasını korkuyla aniden o tarafa doğru çevirdiğinde o zamana kadar orada bir kapı olduğunun farkına varmamıştı. Oda bembeyaz olduğu için detayları görmemişti.
160Please respect copyright.PENANAkMGUiJOoG5
Kapı açıldı, oda ve kendisi gibi bembeyaz kıyafetler içinde birisi içeri girdi, elinde bir tepsi ve içerisinde yiyecekler vardı. Gelen kişi bir erkekti. Yaklaştıkça yüzü daha belirginleşti. Onu tanıyordu. Tam ağzını açıp sesleneceği sırada gelen kişi kaş göz hareketleri ile karşısındaki duvarı işaret etti. Bir an durup karşı duvara baktı. Karşısındaki duvarın köşesinde bir kamera onu izliyordu. Kamera da beyazdı. İyiden iyiye bu tezgahın düzenine şaşırmıştı. Her şey çok iyi planlanmıştı. Adam yaklaşıp tepsiyi önüne bırakırken kulağına doğru sessizce, “Metin ne derlerse kabul et, bu adamlar çok ciddi.” dedi.
160Please respect copyright.PENANA1z2cVk4ALo
Metin şoktaydı. Adam tepsiyi bırakıp giderken hiçbir şey söyleyememiş, hareketsizce onun kapıdan geri çıkmasını izlemişti. Şimdi önünde tepsi, elleri ve ayakları bağlı bir şekilde duruyordu. Yiyecekleri görünce bir an ne kadar acıktığını fark etti. İstemsizce yiyeceklere doğru uzandı ancak elleri bağlı olduğu için tepsiye erişemedi.
160Please respect copyright.PENANAmCcxIJ4MTE
Adamın söyledikleri, kaçırılması, bu yer, yatakta bağlı olması… Hiçbir şey kafasında oturmuyordu. Hiçbir şeye anlam veremedi.
160Please respect copyright.PENANAcx7ntIe8Lq
Metin halen şok halinde sessiz ve hareketsiz beklerken kapıda yeniden sesler duyuldu. Kafasını o tarafa çevirdi. Kapı yeniden açıldı ve bu sefer iki kişi içeri girdi. Biri beyaz, diğeri ise odaya ve kendi kıyafetlerine tam bir zıtlık oluşturacak kadar siyah giyinmiş başka biri.
160Please respect copyright.PENANAgpKcxt0Hdr
İkisi de Metin’in tam karşısında yan yana ayakta duruyorlardı. Beyazlı yiyecekleri getiren çalıştığı firmanın güvenliği Sadık’tı. Yanındaki kişiyi tanımıyordu. Sadık’ın tersine siyahlı adamın hareketleri oldukça rahat görünüyordu ve çok geçmeden konuşmaya başladı.
ns216.73.216.176da2