- Nasıl düştük...
- Gözlerimiz körerdiğinde...
- Yok yok...
356Please respect copyright.PENANABhFndbJQ8G
Kırklı yaşlarında uzun sarı saçlı adam, başı önünde oturduğu sandalyede ahşap masadaki kadehinin üzerine öyle edilmişti ki burnu neredeyse kadehe değecekti. Saatlerce kımıldamadan bir şeyler söylenmiş durmuştu.Diğer masadaki adamlar ve kadınlar bazen merakla dikkat kesiliyorlar lakin adamın söylediklerinden bir anlam çıkaramıyorlardı.
Handakiler akşamın geç saatleri kapıyı daha çalmadan yavaş yavaş hanı terk etmeye başlamışlardı. Masadaki adamın arkasındaki masada zırhlanmış ve kıyafetleri rünlerle işlenmiş beş adam pür dikkat adamı gözetliyorlardı. Adamın arkasında ki beşli ellerini han boşaldıkça daha fazla açık etmeye başladılar.Daha önce kendi aralarında gezininen dilleri artık yan masalara ve kadınlara uzanıyordu . İçlerinden iri olan diğer dördüne sık sık bir şeyler söylüyor ve ortada oturan yüzünü gizlemiş boydan cübeli adam tarafından susturuluyordu.
Hanın giriş kapısını hemen önünde başlayıp 10 metre uzunluğundaki yüksek bir masanın önüne yerleştirilmiş yüksek taburelerden hemen kapının yanında oturan adam masadaki adamı gözetleyen ikinci kişiydi. İnce uzun masanın arkasındaki raflara sıralanmış şaraplar,biralar ve yeni yılın mahsulü kımızlar rengarenk şişelerde müşterilerini bekliyorlardı. Uzun ince masanın ortasına büyük dört bira fıcısı yerleştirilmişti. Han sahibi birayı fıcıdan doldurup masanın pürüzsüz yüzeyinden kaydırarak kapının önündeki taburedeki adama fırlattı. Bira bardağı kaydı kaydı. Müşteriyle buluşaçaken . Arkada bir el taburedeki adamdan erken davranıp bira bardağını kapmıştı.
356Please respect copyright.PENANAvEPgW4UyI5
Elinde bira bardağı olan adam
356Please respect copyright.PENANACNAk7RwfHo
-- Hım... Demek keyfimize düşkünüz.dedi ve biradan bir yudum alıp
356Please respect copyright.PENANAh0S1sa884z
- Yenişehir Hanı fıcı birası hemde çam kupada hemde büyük .dedi
356Please respect copyright.PENANAa9zOIhQO99
Taburedeki adam şaşkınlıkla birasını alıp keyifle ve lafları kendine yedire yedire içen adama baka kalmıştı.
356Please respect copyright.PENANAal1n1lxLnM
-Burada ne işin var Celesun dedi. Üzerindeki şaşkınlığı atmasıyla
356Please respect copyright.PENANAnKjN41fA6e
-Küçük kardeşim. Aslında bu soruyu benim sormam lazım. Vatanından seni bu kadar güneye sürükleyen düşünce yada düşüncesizlik de nedir?
356Please respect copyright.PENANAUD3JzpBQN9
- Karşıdaki masadaki adamı görüyor musun?
356Please respect copyright.PENANAL2DZW96YnX
Celesun kardeşi Kubilayın işaret ettiği masaya bakışlarını yönetmişti. Celesun önünde duran üç masadaki adamların ve kadınların yüzlerini hatta düşüncelerini dahi hissedebiliyordu. Lakin dördüncü masadaki adama baktığında masa duman duman türüyor ve adamın bedeni silikleşiyordu. Adamın arkasındaki masada ki beş adamı da Celesunun gözü pek tutmamıştı. Beşlinin üzerindeki tılsım yada büyü Celesunun görüsünü engelliyordu.
356Please respect copyright.PENANA6eKFmwjkQ6
- Benim gördüğüm senin göremediğindir. Ufaklık .
356Please respect copyright.PENANAWxokmM09oN
- Bana ufaklık demeyi bırak .diye cıkışan taburedeki adam sözüne devam edecekti ki Celesun sözünü kesip
356Please respect copyright.PENANAaFp7WxjKZg
-Peki ne dememi buyurursunuz ?
356Please respect copyright.PENANACkLaFys34a
- Benim adım Bige Kubilay. Ozan oğlu Kubilay .
356Please respect copyright.PENANA2URvOoowtX
Oturduğu yüksek tabureden aşağıya atlamak için hareketlenmişti ki Celesun sol omzuna bastırıp mani olmuştu.
356Please respect copyright.PENANAwMM7BLcr0T
- Yinede de görmen iyi oldu.
356Please respect copyright.PENANAxzwK8EBL0b
Bir bira daha isteyip birasını yudumlamaya başlamıştı. Celesun kardeşinin yanında oturan adamın sağ omzuna elini koyup geriye çekti. Adam oralı bile olmamıştı. Celesun adamın ona dönmesini yada bir söz söylemesini bir süre bekledi. Kubilay ağabeyinin arkasında öylece durmasını birasını yarıya kadar içtikten sonra hatırlamıştı. Gerisine dönüp kardeşine baktığında, onun ellerini önünde bileklerini tutup yanındaki adama bakarken bulmuştu.
356Please respect copyright.PENANAVO6QKNSYi4
Celesun bu kez adamın kulağına kadar yaklaşıp fısıltıyla
356Please respect copyright.PENANAOsJwdMkGoF
- Dostum. Müsade ederseniz kardeşimin yanına oturmak istiyorum .
356Please respect copyright.PENANAbtFlYJ5Iap
Kubilay yüzünde alaycı bir gülümseme ile tekrar önüne dönüp birasına kaldığı yerden devam etti.
İyi giyimli ve silahlanmış kuzeyli ağır ağır sağından Celesuna dönmüştü. Adam ve Celesun bir süre göz göze konuşmadan bakındılar. Adam bir şeyler söylemeye niyetlensede bundan vazgeçip yüksek tabureden inip boş bir masaya yönelmişti. Celesun küçük bir sıçrayışla adamın boşalttığı tabureye oturup tekrar esrarengiz adama bakmaya başlamıştı. Ne kadar dikkatle bakarsa esrarengiz adam o kadar sislerin arasında kaybolup gidiyordu.
356Please respect copyright.PENANAgkNC8wZIr7
- Göremiyorum.
356Please respect copyright.PENANAmE8rFOk4W5
- Gördüm demiştin .
356Please respect copyright.PENANAJ7RLestXDC
- Görür gibi oluyorum. Lakin gözlerimin önünde duman olup kaybolup tütmekte.
356Please respect copyright.PENANA2nL9XhxkLl
- Üç insan yılından önce bu hanı gördüm. Bir şer her yeri kaplıyordu. Karanlığı yutan bir gölde gördüm kardeşim. Dedi Kubilay sözüne devam ederken
356Please respect copyright.PENANAcJyZDFbBrH
- Boşluk diye mırıldandı Celesun
356Please respect copyright.PENANAe9Cot5ATeK
- Bir bütün olduklarında bütün ışıkları yutmaya , kayaları kemirmeye ve göğe yükselmeye başlamıştı. Yinede doğuda kızıl bir ışık belirdi. Dedi Kubilay
356Please respect copyright.PENANAHMD5Lzchqs
- Dediğin zamanlarda bir Ahaltekenin üzerinde batıya at koşturuyordum. Düşlerimde. Dedi bakışlarını esrarengiz adama devirip konuşmasına devam etti.
356Please respect copyright.PENANA4kK1q2W2pv
- Nereye gittiğimi bilmeden dedi.
356Please respect copyright.PENANAbOTCLzK3Gb
Önündeki bira kupasını tek hamlede bitirmişti. Celesunun sureti kararmaya başlamıştı. Yüzü kurumuş ve yaşamın izleri siliniyordu.
356Please respect copyright.PENANA96gBaUaEch
- Yinede kendine sakladın.
356Please respect copyright.PENANApcI68zAdt7
Bakışlarını kardeşine çevirdiği de Kubilay irkilip geriye yaslanmıştı.
356Please respect copyright.PENANAVrF4oEzb3n
- Kendime saklamadım ama senden sakladığım doğrudur.
356Please respect copyright.PENANAKAuX13oXHm
- Neden .
356Please respect copyright.PENANAWTrghZrdeC
- Saklamam öğütlendi.
356Please respect copyright.PENANA6VNhtPC2Ja
Kubilayın zihninde bir an kardeşinin ona bir hamle yapacağı düşüncesi canlansada Celesun kardeşine sırtını dönüp elimdeki asasını sıcaklığını avuçlarının içinde hisetmek için sıktı. Parmakları birer kemik olana kadarda sıkmaya devam etmişti. Zihninde farklı bir iradenin çevresini kapladığını hissetmeye başlamıştı. Tuhaf yanı bu iradenin ona bir şekilde tanıdık gelmesiydi.Oturduğu tabureden sıçrayan Celesun esrarengiz adama yönelmişken kolundan kardeşi tutmuştu.
356Please respect copyright.PENANAbRRG52IL5S
- Nereye gidiyorsun .
356Please respect copyright.PENANAMK3u5z7pDb
-Dumanlı adama .
356Please respect copyright.PENANAAV1SxiMjRf
- Tehlikeli olabilir kardeşim.
356Please respect copyright.PENANATu4JxP3A5l
- Tehlikeli mi? O kendini mahkum ettiğin kütüphaneden kendini azat etmelisin.
356Please respect copyright.PENANAVid4Ll78C7
Celesun ilk adımını atmıştı ki
356Please respect copyright.PENANAqkSpCfsUjd
- Senin yolunun bir an olsun kütüphaneye düşmesini dilerdim kardeşim.
356Please respect copyright.PENANAOfbXN8o60c
Esrarengiz adamın arkasındaki masadakilerden iri olan adam ayağa kalkmıştı. Elinde büyük bir çekişle esrarengiz adama bakmaktaydı. Bunu gören Celesun önünde ki masaları koşar adım geçmeye başlamıştı. Esrarengiz adamın arkasında ki masada oturan cübeli adam sözlerini bitirmeden Celesun esrarengiz adamın masasına oturmuştu bile.
Esrarengiz adam başını kaldırıp asasını kavramıştı. Celesun masaya oturmasıyla önünde ateşsiz tüten dumanın içinde bir yüzün belirmeye başladığını görüyordu. Cehre daha belirgin hal aldıkça Celesunun göz bebekleri büyüyüp kaşları yukarıya kalkmıştı.
356Please respect copyright.PENANAhlWYxVyOq2
- Efendimiz !
356Please respect copyright.PENANAhr7zX4SKxZ
Celesunun şaşkınlığı karşısında esrarengiz adam gülümseyip
356Please respect copyright.PENANALTYK7DEfPP
- Demek beni buldun.
356Please respect copyright.PENANAbuBtqpI8J2
- Sizi bulan ben değilim Muhafız Ozan.
356Please respect copyright.PENANApeVmfa4v0d
- Kim öyleyse .
356Please respect copyright.PENANAIb8MqN4oJ1
Eliyle hanın girişini işaret eden Celesun.
356Please respect copyright.PENANAi2CJX3u5QS
- Kubilay .
356Please respect copyright.PENANAATRjeaDWxa
Muhafız kaşlarını çattı. Sesi daha sert ve kulakları tırmalayan bir hal almıştı.
356Please respect copyright.PENANAJB0tfCjCek
- Buraya evinizden ve yurdunuzdan uzaklarda ne işiniz var ? Böyle bir deliliğe kim izin vermiş ve benim hükmümü yok sayan da kimdir ?
356Please respect copyright.PENANAesRnYFRhJ8
Celesun öylece muhafıza bakıyordu. Bir şeyler söylemesini bekler gibi bir hali vardı. Nasihat yada neden bu kadar uzaklara seyahat etiğini söyleyiverse, Celesun için dünyaları bağışlamış olurdu.
356Please respect copyright.PENANAilTvIliGiC
- Baba .
356Please respect copyright.PENANAOzp6csp4Bu
Ozan söyleyeceklerini akıl tartısında tarttıktan sonra susmaya karar vermişti.
356Please respect copyright.PENANAcapXNogC6t
- Dinliyorum oğul .
356Please respect copyright.PENANAGOLltMIaBt
- Siz sadece Eskişehir Muhafızı değilsiniz.Bir eş ve bir babasınız. Niğde'ye kapılarınızı kapatabilirsiniz ama ailenize sırtınızı dönemezsiniz.
356Please respect copyright.PENANA1E0EOfKr1C
-Beni böyle yargılayarak haksızlık ediyorsunuz ki buda beni hiç anlamadığınızı gösterir.
356Please respect copyright.PENANA0FJ0nfw8dc
Geriye yaslanıp kımızdan büyük bir yudum almıştı.
356Please respect copyright.PENANAIbmm8KT8jP
-O vakit anlatın atam.
356Please respect copyright.PENANA4RZjOOqAAv
Muhafız ileride meraklı gözlerle onlara bakmakta olan Kubilay'a uzun uzaya baktı.
356Please respect copyright.PENANAzteyBlZBT6
- Söz vereceksin .
356Please respect copyright.PENANAi4VG6ZYSq0
- Söyledikleriniz benim sözümdür atam.
356Please respect copyright.PENANAP8qxV2bAbM
Ozan bildiği çoğu yaşanmışlıkları ve anıları çocuklarıyla paylaşmıştı. Lakin Celesun her şeyi öğrenmeye olan merakı baba - oğul arasındaki tartışmaların nedeniydi. Celesun her daim tetikte bekler babasının ağzından kaçırdığı bir kelime dahi olsa bunu sorgulardı.
356Please respect copyright.PENANAS5tD9C2nOZ
Ozan ise kendi meşgalesinin hiç kimseyi bağlamasını istemedi. Öyle ki en başında vazifesi için dostlarıyla verdiği sözler her birini felaketi olmuştu. Açı hikayenin tekerrür etmesinin kendisini felaketine sürükleyeceğinden kork maktaydı. Hele ki çocuklarının geçmişin şerlerine karşı düşüncelerinin etkisi altında kalması arzu edeceği son düşünceydi. Çocuklarının Eskişehir efendileri gibi gümüş kadehlerde kımız içmesini istemişti.
356Please respect copyright.PENANAnlx9aGzFli
Çoğu olayı iyi yorumlayan muhafız. Çok kötü zamanlarda en bilge olanları bile ikna edebilmişti. Lakin çocuklarının merakını yada düşüncelerini yönlendirememişti.
356Please respect copyright.PENANAFrBbBLBAra
Ozan bakışlarını Celesuna çevirdiğinde ne yapacağını düşünürken önündeki kımızdan bir yudum daha içip elindeki asasını omuzuna dayadı. Masaya doğru eğilip oğlunun gözlerinin içine baktığında gözlerinde bir kıvılcım belirip kayboldu. Celesun korkuyla geriye yaslandı. Babasının öfkesini bir kaç kez görmüştü. Lakin bu diyarda görmeyi hiç arzu etmiyordu. Celesun söze başlamak için bütün isteğini kaybetmişti. Babasının dikkatini farklı bir konuya çekmek fikri zihninde belirse de bunu tatbik etmekte tereddüt ederek
356Please respect copyright.PENANAHX6oGEf4cB
- Efendimiz gözetleniyorsunuz .
356Please respect copyright.PENANAlFFOoZFUnE
Ozan kadehini yudumlarken gülümsemişti yada Celesuna öyle sanmıştı.
Ozan kadehi masaya bıraktığında gözlerindeki kızgınlık babacan bir bakışa bırakmıştı.
356Please respect copyright.PENANAUgAj185eR0
- Oğul.
356Please respect copyright.PENANA93QkG6KcR6
Celesunu bir süre süzüp
356Please respect copyright.PENANASWPHPeTTJL
-Bu uzun ve zahmetli yaşantıda iki uğraşta kazanan olamadım.
Birincisi geçimle ikinçisi işimle başa çıkamadım.
Ha.. arkada oturan kırık dölerine gelince . Onlar beni uzun zamandır takip ediyorlar. Onları kimin gönderdiğini sen sormadan ben söyleyim. Özge adımda bir dişi. Niğde üzerinde Alkadın diye de anılır.
356Please respect copyright.PENANAFX7XKCIKFf
Celesun hayret ve korkuyla
356Please respect copyright.PENANAHo3whxIH20
- Alkadın mı?
356Please respect copyright.PENANAaEmfZCS8OZ
- Evet . O efsanelerde bahsedilen dişi yaratık.
356Please respect copyright.PENANABhexobLAfh
- Atam bu erliğin dölüyle, böyle alakadar olmanız. Olacak iş değil.
356Please respect copyright.PENANAMf8dzO5zgK
- İlkin Özgenin başlangıçta Erlikle pek alakası yoktu. Diğer yandan Niğdeye sayısız acı çektirmiş biri Muhafızı alâkadar eder.
356Please respect copyright.PENANAqYeNcUlsa3
- Sanki Özgeyi anlatmaya belki de aklamaya çalışıyor gibisiniz.
356Please respect copyright.PENANAqWzjvLNQ7k
- Evet. Dişiyi anlatmaya çalışıyorum.Ama hayır. Onun yaptıklarını kimse aklayamaz.
356Please respect copyright.PENANAbjHL4kulof
- O vakit onu yakalayıp değersiz varlığına son verelim .
356Please respect copyright.PENANAHYSaUCILe5
- Asla! Zaten kendi büyüsü de buna izin vermez.
356Please respect copyright.PENANAkbTnJK9uLW
- Niyetiniz onu yakalayıp Eskişehire mi getirmek ? Öyleyse Erliğin bir suretini yurdumuza getirmiş olursunuz.
356Please respect copyright.PENANAJP1vi711fG
- Özgenin suretini Erliğe mi benzetiyorsun ?
356Please respect copyright.PENANA7hieiCehwJ
- Roting dahi onun yanında bir inci tanesidir.
356Please respect copyright.PENANACEPeBHUgn3
- Bu çok kötü bir benzetme oldu. Yinede kabul etmek zorundayım dedi. Ozan Bir süre Kubilayı izleyip tekrar
356Please respect copyright.PENANA2dIg0fbO0J
2. Çağın sonundaki Kahır Savaşından sonra bir çok kam kendi kaderlerini tayin etmek için Eskişehir'i terk edip başlardaki düşüncelerinden çok uzaklara savruldular. Onların bazıları zapt edilmeliydi ki başka bir yolun tutulmasına zaten mümkün görülmemişti. Bende dahil olduğum üç grupta 46 kişiden oluşan Avcılar bir yemin üzerine yola çıktık. Daha muhafız cubesini omuzlarıma almadığım yada yüklenmediği zamanlardı. Çok azını bulabildik . Lakin yolun sonunda bir çoğumuz Niğde üzerindeki yürüyüşünü sonlandırmıştı. Özgenin umutlarımı yada umutlarımızı küle çevirdiğinden bu yana peşindeyim. Burada olduğunu biliyorum. Kendisi için bir karar vermiş bulunuyor. Ama bu tercihi bizim için büyük felaketlere neden olacağını biliyorum.
356Please respect copyright.PENANAGKSDZmf4kD
- Onu bu kez alıkoyacaksınız. İkinci kez ihanetle yüzünüze tüküren biri için çok merhametlisiniz.
356Please respect copyright.PENANAm2DO5tPr3j
- Sadece öldürmek istemediğim için değil. Onun gövdesini kırabilen her hangi bir büyü yada silah yoktur.
356Please respect copyright.PENANA0rtNKv6EzW
- Bu nasıl olur atam.
356Please respect copyright.PENANAC7NtLHfp9J
Babasını söyledikleri kafasında anaforlar yapıyordu. Düşünceleri yüzüne acı bir şekilde yansımaya başlamıştı.
356Please respect copyright.PENANAa2FwAyJHVf
- Uzun hikaye zaten anlatacak zamanımızın olduğunu sanmıyorum. Umalımda sizin gelişiniz planlarımı ve tedbirlerimi boşa çıkarmasın. Eğer biraz olsun şansım varsa kalkar giderler yada onların son gecesi ve benim ümitlerimin sonu olacak .
356Please respect copyright.PENANAYtNfAvTMaN
Celesunun gözleri babasının arkasındaki oturan suretlere kaydı. Masanın kendilerine yakın yerinde oturanların yavaş yavaş silahlarına yöneldiğini hissedebiliyordu.
356Please respect copyright.PENANACLbZZAFd9N
- Bu gün şansız gününüzdesiniz efendim.
356Please respect copyright.PENANAheLwvcCESR
- Biliyorum. En sevdiğim tütünümde bitti.
356Please respect copyright.PENANAtXlOgqgUXp
- O zaman şansızlığımızı fırsata çevirmeliyiz.
356Please respect copyright.PENANAV25YJ9N5Y8
- Dedene çok benziyorsun. Oda her işte bir iyiliğin olduğuna inanırdı dedi. Ozan
356Please respect copyright.PENANAVq0nz4zrkE
Celesun başını önüne eğip derin bir nefes aldıktan sonra
356Please respect copyright.PENANArppp3CQGTP
- Herkese aynı sözleri söylemekte. Büyük atamı tanımak isterdim.
356Please respect copyright.PENANAxXy46QByqy
- Aynaya bakman kafi.. Eskilerin yükünü neden omuzlarına alsın. Onların acıları ve kederleri neden gençlerin geçelerine kabus olsun ki. Bırak artık, sım sıkı tutunduğun yük benim. Ve size sadece sevgiyi , hoş görüyü , paylaşmayı ve merhamet etmeyi miras olarak bırakıyorum. Diğer zalim Atalar gibi kan davasını size miras olarak bırakmayacağım.
356Please respect copyright.PENANA71JOicAKoL
Celesun babasının bir parmak girintisi yada cıkıntısı bile olmayan yek pare surlarına çarpıp aklında daha fazla sorularla başlanğıçdaki yerinden çok daha gerilere düşmüştü. Pek kolay vazgeçmeye niyeti yoktu. İlk fırsata tekrar surların önünde bitivermişti. Parmaklarıyla yek pare surda bir cıkıntı yada girinti arıyordu.
Kapını önünde kalan Kubilay masadaki konuşmaları ne duyabilmiş nede onları tam manasıyla görebilmişti. Yine masadan yayılan Destek güçü hisedebiliyor ve zihniyle beraber bedenide dinçleşiyordu. Zihninde babasının destek güçü olduğunu düşünsede buna inanması o an için aklına hiç yatmıyordu.
Babasının ve abisinin baş başa sohbetleri onun ve ev halkının hep ilgisini çekmişti. Sohbetlerin sırrına çoğu kez eremeselerde olacak olanları tahmin etmekte fazla zorlanmamışlardı.
Asalar sıkılır. Taş bina sallanmaya başlardı önce sonra yavaş yavaş odanın sıcaklığı artardı ki köşk artık fırına dönerdi. Taki anne ve kızlar kardeşler odayı basıp ikiliyi sakinleştirene kadar . Celesun bir şey demeden odadan çıkar kendini bahçeye atardı. Gün boyunca bazen haftalarca kimseyle konuşmazdı.
Ozan ise balkonda elinde piposuyla uzun uzaya ufuğu gözetler günün son ışıklarıyla Eskişehir Kütüphanesine gider geçenin geç saatlerine kadar mum ışığı altında savaşları ve önemli şahsiyetlerin hayatlarının kaleme alındığı parşümenleri okurdu. Bir çok olaylar ve Kayhan Hanın Toros seferindeki bazı gizemler dikkatini çekmişti.
356Please respect copyright.PENANA5XfsJEKKtg
1. Çağda Babası Alkar uzun bir seyahat düzenleyip Köksal hanedarlığına ziyaret etmiş ve Köksal şehrinde bir süre kalmıştı. Ozan babasını iyi tanırdı. Sadece bir baba olarak değil aynı zamanda en iyi arkadaşıydı. Babasını Köksal ailesi ile ilgili bir şeyler yazdığından emindi . Lakin bir türlü o parşümenlere yada kitapları bulamamıştı. Ki 3. Çağda Köksal boyunun şehirlerini terk edip ortadan kaybolmalarının gizemini çözmenin babasının notlarında olduğunu düşünüyordu ki çok haklıydı.
356Please respect copyright.PENANAq1ek6Y8Fyl
Kubilay merakının pençesine düşmüş ağabeyini izlerken ne yaparsa yapsın içinden beliren korkuyu bastıramıyordu. Kubilay yüksek tabureden kendini aşağıya bırakmıştı ki abisinin arkasındaki masadakiler iyiden iyiye hareketlenmişlerdi. Kubilay masaların arasında hızla ilerlerken yardımcı kadınlardan birine çarpıp elindeki tepsiyle beraber yere düşürmüştü. Bir an yerde yüzün üstü yatmaktaki kadına baktı. Kadın toparlanıp dizlerinin üzerine geldiğinde şaşkınlığını üzerinden atıp sağa sola sacılan tabakları,kaşıkları ve kupaları toplamaya meyil etmişti ki
356Please respect copyright.PENANAeGUZ4iSnm9
Kubilay omuzuna dokundu.
356Please respect copyright.PENANAlQ7ltrglWB
- Handan cık . Dedi. Sonra yürümeye devam etti.
356Please respect copyright.PENANAfPdD8hbzla
Celesunun sağından geçip masayı emliyete almak için masanın sol tarafında geçmişti ki önünde beliren koça bir gövde elindeki çekiçi masadakilere indirmek için kaldırmıştı.
356Please respect copyright.PENANAp4WQ8l8wNO
- Silderyon diye haykırdı Kubilay . Adama doğru asasını savurarak.
356Please respect copyright.PENANAPCZv62TB4G
Asanın gövdesinden gök gürültüsü yükselmişti. Ardından fırtına rüzgarı masa ve çekici savuran adamı hanın duvarına sovurmuştu. Duvara çarpan masa paramparça olurken adam duvarın dibinde başı önüne düşmüş derin bir uykuya dalmış gibiydi. Handaki adamlar ve kadınlar can havliyle kendilerini dışarıya atmanın derdine düşmüşlerdi.
Masada oturan yüzünü saklamış cübbeli adam Kubilayın hamlesinden sonra buharlaşmış hanın başka bir köşesinde tekrar ete kemiğe bürünmüştü. Masada onun sağındaki adam ise boydan çübeli diğer adam ise öyle hızlı sıcramıştı ki onun hareketlerini Kubilay zor takip etmişti. Yüzü gizlenmiş adamın solundaki adam ise tam zamanında kendini geriye atabilmişti.
Kubilayı gözüne Buhar adamın pek yaman görünmüştü. Tabi birde çekirge gibi sıçrayan adamı gözünden kaçırmamaya özen gösteriyordu. Onlardan bir hamle beklemeye karar veren Kubilay arkasında kalan babasını ve abisinin konuşmalarını nereye varaçağınıda merak etmiyor değildi.
Buhar adam öylece izliyordu. Çekirge bir sıçrayışla Kubilayın burnunun dibinde bitivermişti. Sol elinde koyu yeşil her bir cıkıntısı yetişkin bir adamın baş parmağı kadar olan bir topuz ve onu kavramış yeşil bir kol açığa çıkmıştı. Çekirge adamı başını sağ yanına eğerek alaycı bir gözle süzdü. Sanki topuz vücudunun bir parçasıymış gibi gözüne görünmüştü. Çekirge adam da Kubilayı sürüyordu.
356Please respect copyright.PENANAkc9n2OllqG
Kubilay asasıyla tam hamlesini yapaçaken Çekirge adam elindeki topuzu Kubilayın gövdesine indirmişti bile. Kubilay daha ilk darbenin şokunu üzerinden atamıştı ki ikinci ve üçüncü darbeyi yemişti. Kubilay acılar içinde ve şaşkınlıkla sırt üstü yere düşmüştü. Daha sonra ona sorduklarında kaç topuz darbesini yediğini sayamadığını söylemişti. Elinden düşürdüğü asası yuvarlanıp bir metre kadar uzakta kahve renginin bir tonunda parlamaktaydı.
356Please respect copyright.PENANAaLkIcCeEMu
Celesun fırladığı gibi Çekirge adam ile Kubilayın arasına girmişti. Çekirge adam arkaya küçük bir sıcrayış yapmıştı.
356Please respect copyright.PENANAk2UrVCcPbB
Celesun
356Please respect copyright.PENANA38lAqpbHIM
- Sel Senet Maldoryon
356Please respect copyright.PENANA7ESK2EwEL6
- Mes senet Maldoryon
356Please respect copyright.PENANAd0y6w32cBu
- Tiyomde Maldomdor olmis
356Please respect copyright.PENANAyAajaFy1mH
Diye mırıldanan Celesunun her büyüsü ile asasından bir kıvılcım bedenine sıcramıştı.
İlk kıvılcım havayi fişek gibi patlamıştı. Sonraki kıvılcım bütün bedeninde gezinmişti. Üçüncü ve son kıvılcım Celesunun bedeninden bir ayna gibi parlayan bir ışık saçmıştı.
Çekirge adam tekrar sıçradı.Celesun onun hareketlenmesiyle asasını savurması bir olmuştu. Çekirge adam yine hızlı olandı. Lakin Celesun hamilesinde çokta geç kalmamıştı.
Topuzun Celesunun bedenine inmesiyle bir cınlama sesi hanın son misafirleri kendilerini dışarı atmaya çalışırken kafalarının içinde yankılanmıştı. Çekirge adamın topuzu Celesunun üzerinde bir etki yaratmamıştı.
Celesun bir an düşmanıyla göz göze gelmişti. Koçaman acıyla dolu bir çift yeşil küre oradaydı.
356Please respect copyright.PENANAk7PA5e2MWa
- İz Malhamder olmis diye haykırdı. Celesun.
356Please respect copyright.PENANA5UKhZf3LcX
Boyu uzamış ve omuzları genişlemişti. Çekirge adam geriye sıcramak için hamle yaptığında Celesunun gözleri alev alev yanmaktaydı. Elindeki asası alev topuna dönmüştü. Celesun olağan güçlüyle çekirge darbesini indirdi. Çekirge alevlerin içinde kaybolup havada süzülüyordu. Üç metre kadar uzakta alevlerin içinde çırpınırken taklalar atarak durabilmişti. Masadan buharlaşarak kaçan adam sol elini kaldırdığında çekirge adamın alevleri sönmeye başlamıştı. Buhar adam bir şeyler mırıldanıp Celesunun neresinden sakladığını bilemediği asasını ileriye savurmuştu.Buhar adamdan 6 gölge Celesuna doğru havada süzülmeye başlamıştı. Celesun gardını almış buhar adamı gözetliyor bir yandanda gölgeleri takip ediyordu. İlk gölgeyi asasıyla engelledi. Bir kaçını büyüsüyle yok etmiştiki onun her hamlesinde yönünü değiştiren gölgelerin sonuncusuna hamle yapacak fırsatı olmamıştı. Üç başlı bir yılana benzeyen gölge Celesunun sol yanına saplanmıştı ki bir aynanın kırılma sesi duyuldu. Aynanın parçaları Celesunun gövdesinden dökülüyordu. Koruma büyüsünün karşıladığı kara büyü yok olup gitmiştir.
Buhar adam afalamıştı .
356Please respect copyright.PENANANc7AyLa5Dy
- Demek güçün sadece asandan gelmiyor küçüğüm. Tahmin bile edemeyeceğin yeteneklerin var. Bunu senden gizliyorlar.
Bu aptallık. Sen hükmetmek için yaratılmışsın. Bana katıl. Sana güçün sırlarını öğreteyim. Dedi.
Celesun adamın efsunlu konuşmasında pek etkilenmemiş olsa da, hanın dışında bu sözleri işitenler buhar adama yürüyorlardı. Celesun tam konuşmaya başlayacaken atası omuzunu tuttu.
356Please respect copyright.PENANAnRrB9Bl3uI
- Kardeşini al git. Burada kalmayacak kadar zayıf düştü. Onu Duvara şehrine götür.
356Please respect copyright.PENANAhacqnPsZ7g
- Beraber savaşa biliriz. Burada farklı bir irade vücut buluyor.
356Please respect copyright.PENANAZNDCIPXMiW
- Hakkın var. Kubilay ayakta olsaydı size bir kaç numara gösterebilirdim.
356Please respect copyright.PENANAhzy12wRPYP
- Atam şer düşündüğümüzde kara çıkacak . Bununla yanlız yüzleşemezsiniz.
356Please respect copyright.PENANAZ3ClRzhAfI
- Yalnızlık en iyi yoldaşımdır. Git ve sözünü tut.
356Please respect copyright.PENANAuz0TpPq5oT
Celesun zorunlu bir ayrılığın kıyısında babasıyla bir an göz göze gelmişti.
356Please respect copyright.PENANAA84RivjFbu
- Sözüm takip içindi lakin şimdi buradayım. Dayanmalısınız .
356Please respect copyright.PENANAlqmeUKgGWd
- İyi olduğum bir meziyet oğul. Şimdi gidin .dedi.
356Please respect copyright.PENANAwWtk89BoVm
Buhar adam
356Please respect copyright.PENANAAMwvrA1c2y
- Güçlü bir bağınız var ama nedenini bilmiyorsunuz. Böyle bir güçün umarsızca harcanması ne acınası bir şey. Dedi
356Please respect copyright.PENANAV2FMhczYrX
Celesun ilk tedavisi Ozan tarafından yapılan Kubilayın yanına gitmişti. Celesun kardeşini kuçaklamış ayağa kalkmıştı ki Buhar adam bir hamle daha yapmıştı. Bu kez duvarın dibindeki iri adam ayıkmış ve diğerleri de ona katılmıştı. Celesun hayatında korkuya yenik düşmemişti. Kucağında kardeşi karşısında babasına öylece bakmaktaydı. Gölgelerin havada süzüldüğünü görebiliyordu. Asasını savurup umutsuzca bir şeyler yapmaya karar verdiğinde, Ozan sol elini biraz kaldırmış ve hanın zemini boyları kadar yükselmişti.
356Please respect copyright.PENANAIHG6R7VB2y
- Yola koyulun, dedi Ozan.
356Please respect copyright.PENANA1pwRV02qUs
Celesun devrilmiş masaların arasından kardeşinin asasını kapmasıyla Handan kendisini dışarı atmıştı. Celesun iki katlı taş binaların bir birine omuz verdiği geniş bir sokakta kendini bulmuştu. Yabancısı olduğu kasabada ona yönelmiş meraklı ve korkmuş bakışların altında geldiği kuzeye yönelmişti. Binaların kemer pencerelerinde inçe ışık sürmelerini görebiliyordu. Yer yer ince ışık sürmeleri bir gölge ile kararıyordu.
Sokaklarda hayvanlar bile saklanacak bir yer arıyor gecenin bitmesini diliyorlardı. Handan yükselen gürültüler ve kadim sesler kasabanın iliklerine kadar işliyordu. Celesun yüküyle hızla ilerledi. Ne bir yardım ne de bir engel karşısına çıkmamıştı. Kasabanın son evlerinden sonra beraberinde getirdiği hizmetkarlarını merakla yolunu gözlerden bulmuştu. Hızla Kubilayı yolun kenarındaki çimlerin üzerine koydu.
356Please respect copyright.PENANASuzOQLuGDc
Celesun doğrulurken Kubilay'ın elini tutmuştu.
356Please respect copyright.PENANAdxCPOxkbV0
- Babamız, dedi. Sesi cansız ve soğuktu.
356Please respect copyright.PENANAZ4LD6zWyux
Hana geri dön. Dedi.Kubilay son bir gayretle
356Please respect copyright.PENANAjZHB8mRTF2
Celesunun kararsız kaldığı o kötü saatlerde bir yardım ancak bu kadar yarar sağlayabilirdi.
Koşarak yoldan bir adam geçti. Toprak ayaklarının altında eziliyordu. Çıkardığı seslere bakılacak olursa iri yarı ve zırhlanmıştı. Arkasından 11 piyade ayın ışığı altında zırhları parıldayarak geçip gittiler. Arkalarından düşük dereceli bir kam belirmişti. Ay ışığı altında cubbesindeki işlemeler görülebiliyordu. Celesunun önünde durup selamlayıp,
356Please respect copyright.PENANA8Bq8K9kbp9
- Gitmelisiniz dedi.
356Please respect copyright.PENANArv3PmLUWXw
Tekrar yola koyulan kamın omuzunu tutan Celesun.
356Please respect copyright.PENANACAqSt0coTJ
- Adını bağışlar mısın?
356Please respect copyright.PENANAG0aGnMxW2V
- Alpay efendim.
356Please respect copyright.PENANAKa8a6YOF5P
- Ben senden orada daha yararlı olurum. Burada güçten düşmüş bir Kam var. Yardımcılarımla onu Duvaraya götürmelisin.
356Please respect copyright.PENANAZpCcBxozE6
- Bir vazifem var .
356Please respect copyright.PENANAbkCExuXtWl
-Herkesin kendince bir vazifesi vardır. Lakin önemli olan hayatın ona biçtiği roldür. Dedi Celesun
356Please respect copyright.PENANAMsB7FN9Bah
Alpay bir önündeki yola sonra da Kubilaya bakındı.
356Please respect copyright.PENANAhCKPiBwz4i
- Şifacı olarak burda yararım daha çok olacaktır . Dedi
356Please respect copyright.PENANAvlBQLdJD7g
Celesun koşar adım hana yönelmişti. Hanın önceden olduğu sokağa ulaştığında Handan ayakta kalmış bir kaç yarım duvardan başka bir şey görememişti. Harabenin yanındaki toprak yol Celesunu kasabanın güneyine yönlendirmişti. Sokak boyunca bir kaç evin yıkılmış olduğunu gördüğünde daha da hızlanmıştı.Gecenin karanlığında onu görenler korkuyla bir yerlere siniyorlardı. Ayaklarının yerden kesildiğini fark edemeyecek kadar kendinden geçmiş olan Celesun gölge gibi havada süzülmekteydi. Yapıların üzerilerinden geçip, evlerin pencerelerinden girip parçalayarak kapılarından çıkmaktaydı. Sonunda kasabanın son evleri önünde sıralandığı Güney yokuşundaki küçük açıklıkta savaşı izlerken kendini bulmuştu. Peşinden gelen sıcak esinti Celesunun bedenini yalayıp Güney yokuşundan aşağıya yöneldiğinde kapışmalar bir an durmuş ve gözler Celesuna dönmüştü. Celesun onu gözetleyen yüzlerin korkularını ve şaşkınlığını gördüğünde sönmüştü. Daha önce önünden geçen iri adam üzerinden pelerinini atmıştı. Elinde büyük yassı kılıç ışıldıyordu. İri adam hantal olduğu kadar ölümcüldü. Güçlü yapısı ve zırhıyla bir çok darbeye göğüsleyebilirken düşmanlarını etkisizleştirmek için bir kez hamle yapması yetiyordu.
Açıklıkta ki arbede tekrar başladığında kast katı kesildiğini fark etti. Düştüğü şaşkınlık kuyusundan onu çıkaran, Zırhlı iri adam olmuştu.
356Please respect copyright.PENANAQnMFW9iD9Y
- Hey yarasa . Öylece durmak için kötü bir yer seçmişsin. Diye bağırdı.
356Please respect copyright.PENANAzFbaJZlCU9
Bu kaba ve nezaketen yoksun sözler Celesunun sinirlerini hoplatmıştı. Duraksadı ve ileri atıldı. Ama hareket edemedi. Üzerindeki donukluğun sebebini öğrenmek için fazla beklemesine gerek kalmadı. Gecenin karanlığında uzaklardaki yırtıcı bir kuş suretine benzeyen bir şekil havada süzülüp göğsüne çarpmasıyla Celesunu yere çalmıştı.
356Please respect copyright.PENANARdBxhrd18G
Celesun sersemlemişti. Bir süre sonra kendini toparlayıp ileri atıldığında üzerine akın eden on iki piyade süllünü ve arkasından beş okçu süllünü yere sermesi fazla sürmemişti. Lakin Süllünler akın akın gelmekteydiler. Daha kötüsü ise her üç akından sonra ortaya çıkan büyücü yada savaşçıyı geri püskürtmek çok daha zahmetliydi.
Mücadele öyle bir çıkmaza evriliyordu ki Ozan ve Celesun ayrı düşmeye başlamışlar ve ilk etapta püskürtüleri Süllünler bu kez onları Yenişehir kasabasına süpürmeye başlamışlardı ki dev bir kayanın ortadan çatlama sesi duyulmuştu. Sonra sıcak bir rüzgar güneye esmeye başlamıştı. Toprak yoldan yavaş yavaş cenk ede ede 2 mil güneye inmişlerdi.
Karakum çölünün kıyıları gözlerine ilişmeye başlamıştı. Celesunun gözüne yaşama dair küçük bir kırıntının bile kalmadığı koca bir boşluk, Ölümün Memleketinin ön bahçesi olarak uzanıyordu.
356Please respect copyright.PENANAkNBdaDbHW3
Daha güneyde eski zamanların incisi şimdilerin Ölümün Şehri Viranşehir vardı. Eski adını -Antalya- pek hatırlayan kalmamıştı. Yine de eski çağlarda bolluklar şehri diye anıldığı zamanlar olmuştu. Efendilerinin ve şehrin önde gelenlerinin kibirleri ve tamahkarlıkları, Antalya'nın sonunu getirmişti.
Ait oldukları yeri unutan ve başlarına gelecekleri ölçüp biçmeyen halkların başına gelen, hazin hikayedeki acılarla imtihan olan Antalya'dan geriye ilk halinden çok az şey kalmıştı.
Antalya'nın yıkılıp harap olması Niğde üzerinde hep anlatılan en kederli hikayelerden ve yakılan ağıtlardan ola gelmiştir.
356Please respect copyright.PENANAbDLsRsE816
Antalya'nın isminin lanetlenip Viranşehir olmasından sonra çoğu bilge için üzerinde siyah bulutların eksik olmadığı, bilinmeyenlerle dolu ölü bir şehirdi.
356Please respect copyright.PENANAyxdZwmAge4
İkinci çağın sonuna doğru korsanların istila etmesiyle şehir 600 yılı aşkın eski güzelliğini korumuştu. Sadece dişilerin yaşamasına izin verilmiş. İstilanın ilk yıllarında şehirdeki erkeklerin hatta erkek çocukları bile katledilmişti.
Sonuçta korsanlar da birer insandı. 900 yıldan fazla kazandıkları zaferin sefasını sürmüşlerdi. Hiç kimse Batıdaki Garamez dururken kendi halindeki Antalya'ya ordu göndermemişti. Zaten Antalya'nın son efendileri Abadan Han'ın ( Kayra) zenginliklerine göz diktiğini düşündüklerinden ki ayartılmışlardı. Hanın çağrısına cevap vermemişlerdi. Han buna öfkelensede daha önemli işlerle uğraşması gerekiyordu. Yine de Yüce Divandan, Demirkola Antalya'ya gitmesini ve malumat getirmesini rica etmişti. Demirkoldan gelen bilgilerle kahrolmuştu. Önemli bir dostunu kaybetmenin üzüntüsünü ölene kadar yüreğinde taşımıştı. Antalyanın düşüşünden sonra Dede Ormanına ( Antalya Ormanı) kaçan Tomris Katun yardım istemişti. Abadan han yardım etmeye meyilliydi. Divanın itirazı ve Kamların divana destek çıkmasıyla Melenden bir yardım Antalya'ya hiç bir zaman yola çıkmadı. Zaten düşmüş bir şehrin geri almanın güçlüğü Abadan Hanın belini bükmüştü.
Garamezden yola çıkmış üç ordunun haberiyle Ulumelenin gözleri batıya çevirmişti. Güneyde olup bitenlerle de çok uzun zaman ilgilenen olmadı.
Erliğin tertipleri insan yada Elf olsun hiç bir ırkın akıl sır erdiremeyeceği bir düşünceyle ve kudretle ortaya çıkıyordu. Kamlar dahi Erliğin tertiplerinin sırlarının ancak bir kısmını tahmin edebilmişlerdi.
Antalya'da yapılan ve yapılmış olanlara göğün ne gözleri nede kulakları kapanmamıştı. Denizlerini kirleten üstüne denizci bir halka zulmeden korsanları Su Ana ÜRÜNG 'ün kızı MESİL denizden esen bir rüzgarla lanetlemişti.
356Please respect copyright.PENANAzvDCYhtAJl
Antalya Erlik için insan savaşçı anlamına geliyordu. Onun içindir ki tiksindiği bu halka katlanıyordu. Mesilin lanetinden sonra Antalya'da yaşayanlar uzun bir ömre sahip oldular. İlk başlarda bu lütuf karşısında kime adaklarını adayacaklarını bilememişlerdi.
Erliğin bir ulağı Antalya'ya ulaştığında " İnsanların muhteşem suretlerinin kutsandığını " iletmişti.
Antalya'nın ikinci halkı artık kendileri için tapındıkları ERLİK için insanlar kurban ettiler.
Erlik için daha çok zahmete katlanmaya başlamışlardı. Niğde üzerinde Antalyada Erliğin karanlığından başka bir şerin sokaklarda gezindiği söylentileri duyulmaya başlamıştı.
Antalya'nın ikinci halkı başlarda çok mutlu mesut yaşamışlardı. Şehirde devasal sarmaşıklar ve yosunlar binaları yutmaya başladığında da neşelerinden pek bir şey kaybetmemişlerdi. Şehir için için çürümeye başladığında çok azı şehrin içindeki her şeyin çürüdüğünü fark etmişti. En kötüsü KILMUZ adını koydukları hastalıktı.
Kılmuz'a yakalanan insanlar vücudunda geçmeyen yaralarla yaşamaya devam ediyorlardı. Yinede bir insan ömrünün dört katı daha uzun olan yaşamlarıyla kendilerini ÖLDAM olarak adlandırmışlardı.
Korsanların derileri her geçen zaman daha fazla yaralarla dolmaya başladığında insan suretleri yitirip gidiyordu.
Artık eskisi kadar yarar sağlamayan Antalya'ya son şeklini vermeye karar veren ERLİK . Şehrin üzerine Garamezden kara bulutlar gönderip Antalya'nın üzerini örtüğünde insanların acıları hafiflediği için kara bulutları memnuniyetle karşılamışlardı. Şehrin merkezine inşa edilen yapıda bakire kızları kurban etmişlerdi.
Bulutlar dev girdabın çevresinde dönüp merkeze çekildikçe beyaza calan bir renge boyanıyorlardı. Bulutlar her geçen ay daha hızlı dönüyor ve girdabın merkezine doğru renk geçişleri çok uzaklardan dahi görünür olmuştu. 39 yılın sonuda ağaçları kökleriyle söken bir kasırga şehrin yapılarını sanki sahildeki kumdan kalalerin ufandığı gibi temellerine kadar parçalamaya başlamıştı. Antalya'dan arkaya kalan son kırıntılarda böylece silinip gidiyordu.
Girdabın merkezindeki renk kızıla çaldığında yasaklanmış olan şey hukuğu bulmuştu. Girdabın merkezinden Erlik iki ayağının üzerinde Antalya'ya inmişti.
45 metreden fazla boyunda elinde devasal keskin bir silahla şehrin orta yerinde bir dağ gibi yükselmekteydi. Kafasındaki iki boynuzu ve örgülü beline kadar uzamış sakalıyla her zerresinde şer akan bir suretti.
Sonunda korsanlar efendilerine kavuşmuşlardı. Erliğin tiksintiyle ve kinle bakan gözleri altında ezilmişler ve neredeyse yaptıklarından pişman olmuşlardı. Korsanlar gruplar halinde şehirden kaçmaya başladıklarında Erlik hallerine bakıp kahkaha attı.
Korsanlar elleriyle kulaklarını kapatıp merhamet dilediler . Gal elindeki baltanın sapını 5 kere yere vurdu. Tek katlı sağlam yapıların dışında sağlam yapı kalmamıştı. Erliğin gelişiyle yosunlar kavrulup ufalanmaya başlamıştı. Gözleri parlamaya başladığında fırtına şiddetlenmiş çevredeki şer şeyi merkeze çekmekteydi. Erliğin gözleri kararıp boynuzları kızıl bir ışıkla parlamaya başladığında insanların bedenlerinden ruhlarının bir parçasını söküp almaya başlamıştı.
Niğde üzerinde hiç kimse yarı canlı dahi olsa bir bedenden diri diri ruhunun sökülüp alınmasının acısını ve hiçliğini tarif edemez.
O gün korsanların çığlıklarına ve yakarışlarına cevap veren olmadı.
Niğde üzerinde o güne kadar 3.defa yasaklanmış olan yapılmıştı. O karanlık saatlerde Antalya'nın güzelliği silinip gitmiş ve daha sonra halkına Süllün denilen VİRANŞEHİR diye adlandırılmıştı. Daha sonra anısına acı ve keder türküleri yakılacak Viranşehir yaratılmış oldu .
356Please respect copyright.PENANACUs3NxGYoA