Dış ses tarafından:
Ortaya çıkan büyük girdap Maeve’i alıp götürmüştü. Sky uzaktan girdabı gördüğünde kafese koşmuştu ama girdaptan Maeve’i çekip alamamıştı.
Sinirlenen Sky yanında ki adamın boğazından sıkarak havaya kaldırdı. Bağırmaya başladı:
-Geri zekalılar! siz ne yaptınız? Ben size bir şey yapın dedim mi!!
Sky’ın adamları çok korkmuştu. Ayaklarına kapanarak af dilendiler. Sky öfkesine yenik düşüp eline bir kılıç alarak tüm adamlarını kılıçtan geçirdi.
Çünkü Maeve’in acı çekmesini ve kendisi tarafından öldürülmesini istiyordu. Adamları ondan önce davrandığı için hepsinin gözünün yaşına bile bakmadan kellesini aldı.
Leo’u öldürmeye giden adamlar Leo’u öldürememişti çünkü Kraliçe Seltemen Leo’nun ölümüne sebep olan kişilere yanına kar bırakmazdı. Seltemen gibi güçlü bir yöneticiyi en azından şuan için karşılarına alamazlardı. Leo’u dağdan aşağıya yuvarlayıp atmışlardı.
Leo çok geçmeden kendine gelerek etrafına bakındı. Maeve’i alıkoydukları aklına geldi. Ne kadar zorlasa da ayağa kalkamadı. Galiba bacağı kırılmıştı. Ağaçlara zar zor tutunarak dağın çıkışına geldi.
Işınlanarak saraya gitti. Seltemen; Leo’u dün gece akşam yemeğinde görmediği için hiç şaşırmamıştı. Genelde Leo kendi isteğine göre yemeklere katılırdı. Bu sebeple Leo’nun yokluğunu bile daha fark etmemişti.
Seltemen’in kraliyet odasına ışınlanan Leo hızlı hızlı kraliyet odasının kapısına vurmaya başladı. Saray çalışanları kapıyı açtı. Leo’nun perişan halini gören hizmetkarlar korkuyla prens Leo’u koltuğa oturtup Kraliçeye haber verdiler.
Çılgına dönen kraliçe Seltemen çalışma odasından Leo’nun yanına geldi:
-Oğlum iyi misin? Ne oldu sana böyle?
-Annem ile yalnız kalmak istiyorum siz çıkabilirsiniz.
Çıkan hizmetkarlardan sonra Leo olan biten tüm olayları bir bir Seltemen’e anlattı.
-Anne, Maeve’e kesin bir şey yaptılar.7Please respect copyright.PENANAr2oOWo0XgK
Tünelden beni çıkarıyorlarken sesler duydum. Ne yapacağım ben?
Duydukları karşısında sinirlenen Seltemen kızmaya başladı.
-Leo! Sen ne diyorsun! Neye, kime kızacağımı artık hiç bilmiyorum. Bir yandan size mi bir yandan isyancılara mı kızayım. Siz sorumluluk almayı biliyor musunuz? Nasıl yanınızda muhafızlar bile olmadan dağa gittiniz. Üstelik benim kıtamın generali sizinle iş birliği kurarak, sorumsuzca Birleşik krallığın Prensesi’nin planından nasıl gitti? Ve ayrıca pusuya düşüp orada ikisini de nasıl bırakıp da geldin? Çıldıracağım. O kız daha genç, anladık ama sen bu kıtanın prensisin. Sana hiç mi bir şey öğretemedim? Ayrıca bu isyancılar da kim! Herkes haddini bilsin. Benim kıtamda kimse ayaklanamaz.
Seltemen'in bağırışlarına karşın Leo üzgün bir halde:
-Anne Maeve’e bir şey olursa ben yaşayamam.
-Zaten yaşayamasın. Birleşik krallık duyduğu anda konsey bana da sana da ceza verir.
Çok geçmeden sarayın şifacıları Leo’nun kırılan bacağını iyileştirdiler. Yaraları bir bir iyileşen Leo kendine gelmeye başladı. Annesi’nin sözünü dinleyip yarın muhafızlarla dağa gidecekti. Zaten saat çok geç olmuştu. Seltemen ne olur ne olmaz diye Birleşik krallığa gece gece gitti. Kralla görüşme ayarlayıp konseyin önüne çıktı.
-Saygı değer büyük konsey ve Birleşik krallığın kral ve kraliçesi. Sizinle acil görüşmem gereken bir konu olduğu için Birleşik Krallığa gelmek zorunda kaldım. Kraliçe Faust ve Kral Drogo öncelikle sakin olmalısınız. Asiller kıtasında iç isyan belirtileri başladı. Prenses Maeve isyan meselesine karışmış ve şu an isyancıların elinde. Saat çok geç olduğu için yarın büyük bir ordu ile isyancıların bulunduğu dağın etrafını sarıp kızınızı kurtaracağım. Ama her şeyden önce siz büyük konsey üyelerinin, kralın ve kraliçenin haberdar olmasını istedim.
-Kraliçe Seltemen dedikleriniz….
Kraliçe Faust sözünü bitiremeden bayıldı. Kızı onun için çok değerliydi. Konsey üyeleri birbirine bakarak prensesin bu görev için uygun yaşta olmadığını tartıştılar.
Kral konsey üyelerine kızarak sorunun görev olmadığını şu an kızının başına bir iş gelebileceğini söyledi. Ne yapacağını bilemeyen Kral Drogo kaderle bağlı olduğu hayvanını konseyin önüne çağırdı. Kralın görkemli ve kendini beğenmiş baykuşu uykudan yeni uyanmışa benziyordu. 7Please respect copyright.PENANAQQRzlWnqzO
Saygı değer efendisine sitem ederek:
-Kralım, yine ne oldu? Yani kan akış hızınız yüzünden uyuyamadım. Sakin olun lütfen. Size nasıl yardımcı olabilirim?
-Baykuş şu an benim biricik kızım Maeve’in başına bir iş gelmiş olabilir. Bize yardım et ve kızımın şu an ne durum da ve nerede olduğunu bulalım.
Kralın ilahi güçleri; hayvanıyla bağlı olduğu için ikisi de odaklanmaya başladı. Odaklanan kral ve baykuş; konsey salonunu siyah bir dumanla sarmaya başladılar. Ardından tüm enerjilerini kullanarak salonun ortasından çıkan bir ışık ile prenses Maeve’in bulunduğu yeri yansıtmaya çalıştılar. Ne kadar tarama yapsalar da Maeve’in yerini tespit edemediler. Bunun tek bir sebebi olabilirdi.
Bu tek sebep: Maeve Fontaine sınırları için de değil demekti.
Bunu bilen konsey üyeleri, kral, kraliçe ve Seltemen çok şaşırdı ve korktu. Ne oluyordu? Maeve neredeydi?.....
Maeve tarafından:
Gözlerimi açtığımda nerede olduğumu anlamaya çalışıyordum.Etraf beyaz bulutlarla kaplıydı. Burası sanki farklı bir diyar gibiydi. Büyük görkemli bir kapı gördüm. Kapıdan yürüyerek geçtim. Kendimi çok hafif ve tuhaf hissediyordum.7Please respect copyright.PENANAvxwAWHa7Gq
Vücuduma atılan taşların açtığı yaralar artık acıtmıyordu bedenimi. Etraf çok sessizdi. Bu yüzden biri var mı diye seslenmeye başladım:
-Kimse yok mu? Burası neresi? Ben neredeyim?
Seslenişlerim yankı şeklinde etrafa yayılıyordu. Ama görünen o ki burada kimse yoktu. Karşıda gördüğüm bir şato vardı. Ama Fontaine şatoları gibi değildi. Kapıları sıraya dizilmiş açıkta uçuyordu. Elime geçen ilk kapıyı çevirerek açtım. Açtığım kapı büyük bir koridora açılmıştı. İçine girerek yürümeye başladım. Ardından bana seslenen bir ses koridorda yankı yaptı.
-Maeve Socter mahkemeye bekleniyorsunuz.
Leo’nun ağzından:
Kafayı sıyırmak üzereyim. 7Please respect copyright.PENANABoEHD5fAhB
''Ya Maeve'e bir şey olursa.''7Please respect copyright.PENANA722lY8QCFM
Artık yerimde duramıyordum. Annemin gelmesi de uzun sürmüştü. Neredeyse sabah olmaya başlamıştı. Artık harekete geçmeliydim bu yüzden hemen kraliyet muhafızlarından 1. Orduyu yanıma alarak bu lanet dağa ışınlandım.7Please respect copyright.PENANAJBnG3bXLjC
Dağın etrafını kuşatarak korsan tünellerine ulaştım. Sinirden var gücümle tünelin girişinde ki isyancıları bir bir hava bükerek kayalara doğru fırlattım.
İçeri de herkes korkmuş olacaklar ki kaçmaya başlamışlardı. Askerler onların işini görürken Maeve’i en son gördüğüm yere koştum.
Direğe bağlı bir şekil de asılmış yara bere içindeki Efsin’i orada buldum. Efsin kendinde değildi. Onun için muhafızların içinden şifacı olanları hemen yanıma çağırdım. Şifacılar Efsin ile ilgilenirken Maeve’i her yerde aramaya başladım.
O sırada askerler önüme Sky’ı tutup getirdiler. Aynı onun bana uyguladığı tarife gibi onun boğazından tutup sordum:
-Sana sadece bir kez soracağım. Maeve nerede?
Sessiz kalan Sky daha fazla canımı sıkmaya başlamıştı. Boğazını biraz daha sıkı tutarak:
-Galiba blöf yaptığımı düşünüyorsun. Ama şu an çok ciddiyim. Sana bir kez daha soruyorum Maeve nerede? Ayrıca siz kimsiniz? Kim oluyorsunuz da Asiller kıtasında isyan çıkarıyorsunuz? Asiller kıtası yüz yıllardır barış içinde ve refah içinde yaşıyor. Bu refahlık sizin neyinize dokundu? Onu hala ben anlayamadım. Açıkla hemen!
Sky yana doğru kıvrılan ağzıyla gülmeye başladı. Bir yandan öksürerek:
-Ben Maeve’in nerede olduğunu bilmiyorum. Senin bu dediğin ''refahlık'' sadece kraliyet ailesine mahsus. Bizim gibi insanlar kenara köşeye fırlatılmış hiçbir değeri olmayan insanlarız. Hepimiz bir olup sizi yok edeceğiz. Bunu ben yapamasam da ben gibi niceleri benim yerime yapacak. Bundan şüphen olmasın!
Sky’ın söyledikleri sinirlerimi iyice bozmuştu. Benden önce davranan yerde uzanan Efsin; yanındaki askerin kılıcını hava bükerek Sky’ın kalbine geçirdi. Yere yığılan Sky hala utanmadan gülüyordu. Kalbinden kılıcı çekip aldım. Yerde kanlar içinde öldü. Maeve’i hala bulamamış olmam beni korkutuyordu.
Maeve’in ağzından:
Girdiğim salon yanlış anlamadıysam bir mahkemeydi. Anlam veremeyerek etrafıma bakındım. Gördüğüm şeyle dondum kaldım. Karşımda kitaplarda gördüğüm hayat tanrıçası duruyordu. 7Please respect copyright.PENANAwWQE7UnTzi
Galiba ben ölmüştüm. Geri de bana verilen görev ve Leo’yu öldürmeye götüren hainler kalmıştı. Leo’a o kadar yardım etmek istiyordum ki şu an bulunduğum nokta da artık bu imkansızdı.
Hayat tanrıçasının yanında ruhlar dolaşıyordu. Ostara bana bakarak konuşmaya başladı:
-Maeve Socter. Birleşik krallığın prensesi ve ölüm yaşı 18. Yeni hayatınıza hoş geldiniz. Birazdan diğer tarafın ruhani bekçisi size yardım edecek.
Önündeki kitaba dediklerini yazdırarak kapattırdı. Mahkeme salonundan çıkmak üzereydi. Şu an yaşadığım şokun etkisi altındaydım.
-Tanrıça Ostara ben ölemem ölmemeliyim. Bana verilen bir görev var. Her gece rüyalarımda benden yardım isteyenler var. Arkadaşım da şu an öldürülüyor olabilir. Lütfen tekrardan Fontaine'e geri dönmek istiyorum.
Söylediklerim karşısında ciddileşen hayat tanrıçası:
-Buraya gelen herkes zaten bunu istiyor Maeve. Geri dönmeyi! Karar verilmiştir. Sen şu an bir ölüsün ve geri gidemesin.
Ardına bile bakmadan gözden kayboldu. Öldüğüme mi bu yaşadığım olaya mı üzüleceğimi bilemedim. Hayat o kadar kısaydı ki şu an buradaydım. Diğer taraftan gelen ruhani bekçisi bana seslendi.
-Buradan gidiyoruz.
-Lütfen ben gitmek istemiyorum. Beni geriye gönderin. Ağlıyordum ama gözyaşlarım ortaya çıkmıyordu.
Dış ses tarafından:
Kral Drago, ay tanrıçası ile görüşmeye gökyüzüne gitmişti. Ay tanrıçasından rica ederek kızını bulmasını ve Fontaine geri getirmesini istedi. Bunu duyan ay tanrıçası;7Please respect copyright.PENANAZIwjdG1eoV
-İmkansız bu. Fontaine içinde olmayan biri şu an ölmüştür. Hayat tanrıçası buna asla izin vermez.
Kralın yalvarması üzerine hayat tanrıçasıyla konuşmaya gitti. Hayat tanrıçası buna asla izin vermeyeceğini söyledi. Çünkü Maeve’in ruhu artık diğer tarafa geçmişti. Tanrıçalar arasında büyük bir tartışma başlamıştı. Ay tanrıçası ona yeni bir ruh verilmesini istedi. Ne kadar imkansız olsa da Hayat tanrıçası buna ikna oldu.
-Bunu Fontaine’in doğuşundan beri ilk ve son kez yapışım. Yeni bir ruh yaratarak Maeve’i diğer dünyadan yanına çağırdı. Yeni ruhu Maeve’in bedeninin içine gönderdi. Ruh girdiği anda Maeve Fontaine’e geri ışınlanmıştı.
Maeve’in ağzından:
Gerçekten bu olmuş muydu?. Şu an Fontaine’e geri dönmüştüm. İçimde eskisinden farklı güçler hissediyordum. Acaba tüm güçlerim gitmiş miydi? Etrafıma bakındığımda dağın kalbinin bulunduğu yerde olduğumu fark etmiştim. 7Please respect copyright.PENANAb2f06t5yHZ
Sanki yeni doğmuşum gibi kendimi çok daha güçlü hissediyordum. Dağın kalbinden yukarıya doğru heyecanla bağırarak:
-Ben geri döndümmmm!! Artık herkes benden korksun!!
Bölüm sonu....
Merhaba arkadaşlar 🤭 Nasıl buldunuz bölümü?
Evet Fontaine ailesi merakla yeni bölüme geçmek istediğinizi biliyorum o yüzden bölüme oy ve yorum yapın ve diğer bölüme hemen geçin.🥳
Sizi çok seviyorum ❤️❤️Allah'a emanet olun 😘😘
ns3.12.146.87da2