BÖLÜM MÜZİĞİ:GECENİN KARANLIĞINDA...
Kalbimin bir parçası uzaklara doğru kopup beni bıraktı. Zaten her hayatıma giren kişi, benden yeni bir duygumu çalıyor. Ben her defasında başka birine inanıyorum ve o “hiç olmaz” dediğin şeyler bir anda oluveriyor.
Sen sevildiğini sanıyorsun ama kandırılıyorsun. Ben sevildiğimi sandım... Oysa kullanıldım. Birinin boş zamanında, kısa sürede boş hayatını doldurup kendine geldiğinde “güle güle” dendim.
Ben de onu sevmemiştim. İlk başta ben de onu tanımıyordum. “İlk aşk, ilk aşk” diyorlar; benim ilk aşkım, hayran olduğum kişi o da değildi. Ama ben o kişiyi bırakıp ona odaklandım. Onu sevmek istedim, onun da beni sevmesini istedim.
O şahısla her yaptığım kavga, haklı olduğum şeylerdi. Ben gerçekten hayalimde kurduğum kişiyi onda görmek istedim. Ama onun benden böyle bir beklentisi yokmuş. O sadece ilk aşkını sevmiş. Ben bunu anlamakta çok zorlanıyorum. Belki geri kafalı bir düşüncedeyim ama beni hayatına alan biri neden hâlâ onu dile getirir? Tam bir hayal kırıklığı...
O zamanlar ben ayrılmak istedim. Tabii o, seve seve kabul ederdi. Ama ben yine aynı gün içinde onu değiştirebileceğime inanarak terk etmedim. Bir gün gerçekten düşündüm: “Ben bunu seviyor muyum?” Sonra bir cevap buldum... ''Hayır''. Ona delicesine sinirlendiğim bir gün olmuştu. O zaman, gerçekten arkamdan gelmesi ve benimle konuşmaya çalışması bir an için “Galiba o beni seviyor” diye düşündürdü. O zaman, gerçekten ona karşı hissettiğim her neyse onun aşk olmadığını anlamıştım. Ama ben onu bırakmadım.
Çünkü gerçekten ona âşık olmasam da, onunla yaşadığım anlar, yaptığım her şey onu benim için değerli yapıyordu. O her kötü bir şey yaptığında, artık kendimi onu sevdiğime inandırmaya başlamıştım. Bir insan neden bunu yapar ki?
Asıl bu durumlarda ondan uzaklaşırsın, değil mi? Ben söyleyeyim: Bende öyle olmuyor. Onun gideceğini bilmek beni ona bağlıyordu. Bir gün gerçekten beni bıraktı. Klasik kelimeler: “Sen daha iyisine layıksın, bilmem neee!” ve beni en çok kıran, günlerce ağlamama sebep olan o kelime: “Ben seni sevemedim. Sevmeye çalıştım ama hiç sevmedim...”
Ulan bakın şimdi, ben onu bir kenara atıyorum. Beni hiç tanımadı ki.
Ben yoldan geçen bir yaşlı gördüğümde, bir gün onun gibi olacağımı ve benim hiç kimsem olmayacağını düşünüp hem o yaşlı kişi için hem kendim için üzülürüm.
Ben hakikati severim. Ben dürüst olmak isterim. Ve gerçekten birine değer verdiğimde, ondan çok büyük beklentiler değil, sadece beni kırmaması için o kadar kendimi açarım ki... ve o beni kırar. Açılan çiçeğim, soğuk rüzgarlarla geri kapanır.
Ben onun yanında, onun bana tuhaf ve yanlış gelen hayatında çiçek açmak istedim. Onu da, kendimi de mutlu etmek istedim. Onu her gün göreceğim için yarınım için bir hayat gayem oluyordu. Onun bu koyu karanlık hayatına girdim. Ben de koyu bir rengim. Kırgın, soluk bir renk. Ama içimde küçük bir umut doğmuştu. Onu gördüğümde dedim ki: “Seni sevmeliyim, hayatta bir gayem olsun, onu görmek için sabırsızlanayım.” O da öyle hissetsin dedim.
Ben çok yanlış yaptım. Ben kendime yine hiç affedemeyeceğim bir hatıra bıraktım. Benim ilk aşkım olmasa da, ilk sevgilim sendin. Benim hayatıma aşk manasında giren ilk kişi sendin. Bu yüzden, seni ne kadar kötü bulsam da, bana yakıştıramasam da, seninle devam etmek istedim.
Kendime acıyorum, biliyor musun? Çünkü ben hayatımda hep yalnız kalmaya mahkûm kaldım. Seni hayatımda “yalnız değilim, o var” diyebilmek için istedim. O yüzden bana yanlış gelen bu ilişkide sana ihtiyacım vardı. Sen gittiğinde, ben bunu bir kez daha anladım. Ben bu hayatta hiç sevilmedim. Hep kullanıldım.
Çok üzüldüm. Çok kırıldım. Çok kırdın. Benim senden daha zor bir hayatım oldu. Bu zorlukta sana kalbimi açtım ama sen benim o kırılmış kalbimi yere vurarak fırlattın.
Hak ettim mi? Ben gerçekten, beni sevememeni hak ettim mi?
Sen beni ne kadar tanıdın? Sen beni iki ayda ne kadar tanıdın? Aynı şekilde, ben seni bu kısa sürede ne kadar tanıdım? Neden kendime bunu yaptım? Ben seninle olan bu saçma sapan ama beni derinden yıkan ilişki için neden acele ettim?
Ya, gerçekten bazı geceler sırf seni suçlamamak için kendimi suçladığım oluyor. Bazı geceler, kendimi es geçip seni suçladığım da oluyor.
Her neyse, bana çok önemli bir şey öğrettin: Acele etme!
Senin bazı sözlerin, ne zaman seni düşünsem aklımda bir çiçek gibi beliriyor. Seni hatırlamaya çalışsam hiçbir şey hatırlayamıyorum. Sadece söylenen sözler, yaptığım yanlışlar, senin yaptığın yanlışları hatırlıyorum.
Ama beni o sarstığın zamanın üstüne tozlar düştü. Ben seni sevmek istedim. Ne kadar başardım bilmiyorum ama kendimi buna inandırmıştım. Ve sen, son anımızda bile sevmediğini söyledin. O zaman gözlerinin içine bakmak istedim. “Gerçekten bana bunu yaptın mı?” demek istedim. Sana hem veda ediyordum hem de “kalmamı söylersin” diye kendime boş umutlar veriyordum. Sen hiç düşünmeden o gün gözlerini çektiğinde, sana dedim: “Bu sana son gelişim. Bundan sonra istesem bile sana gelmem.” Çok ciddiydim. O geceden sonra seni hayatıma, etrafıma asla yaklaştırmadım. Bazen seni çok saçma anlarımda görürdüm. Seni tanımıyor gibi yapmak, senin zaten bunu gayet iyi yapıyor olmanı görmek... o acıyan kalbimi çıkarıp tokatlamak istiyordum.
Şu anda seni unuttum. Sana karşı bir duygum kalmadı ama bende hasarlar bıraktın. Ben gerçekten, ilk elini tuttuğum, ilk birlikte dizi izlediğim birinin böyle beni kıracağını düşünmemiştim. Ama hayal edebileceğinden daha fazla kırdın, merak etme yani...
Yani Naksu sevmek ve sevilmek istedi. Ve kıçına tekmeyi yedi... Aşk hayatımı da burada kapattım. İlk bölüm: hassas olmaktı. Bu bölüm: sevilmekti. Benim derdimle dertlendiğin için teşekkür ederim dostum. Görüşmek üzere!
24Please respect copyright.PENANAkUmZ01Yo1T